Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim ve iletişimde kalıcı zorluklar ile sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlarla tanımlanan nörogelişimsel bir bozukluktur. Dünya genelinde her 36 çocuktan 1'inde OSB görülmektedir ve bu oran son yıllarda artış göstermektedir. OSB, yaşamın erken dönemlerinde belirginleşir ve bireyin bilişsel, sosyal ve davranışsal gelişimini etkiler. Bu bozukluk, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan bilişsel ve davranışsal farklılıkları içerir ve bireyden bireye büyük farklılıklar gösterebilir; bu nedenle "spektrum" olarak adlandırılır. Genetik ve çevresel faktörlerin OSB'nin oluşumunda rol oynadığı düşünülse de, kesin nedeni hala tam olarak bilinmemektedir.
OSB'nin en belirgin özelliklerinden biri, sosyal etkileşimde ve dilin işlevsel kullanımında yaşanan zorluklardır. Bireyler göz teması kurmada, yüz ifadelerini ve beden dilini anlamada güçlük çekerler. Dildeki zorluklar, özellikle söz öncesi iletişimde, alıcı ve ifade edici dil becerilerinde belirgindir. Jestler ve taklit becerileri gibi söz öncesi iletişim unsurlarında sınırlılıklar yaygındır. Alıcı dil becerilerinde, gelişimsel gecikmeler gözlemlenir. OSB’li bireyler, sembol kullanımı ve kavram oluşturma konusunda da zorluk yaşarlar. İfade edici dilde ise, şahıs zamirlerini yanlış kullanma, cümle ve kelimeleri eksik veya kısaltarak ifade etme, dil bilgisel hatalar yapma ve karmaşık cümle yapıları kurmada zorlanma gibi sorunlar sık görülür. Bu dil hatalarının temelinde dilin iletişimsel işlevinde yaşanan sınırlılıklar yatmaktadır.
OSB'li bireylerin sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlar da bu bozukluğun belirgin özellikleri arasında yer alır. Örneğin, oyuncakları sıraya dizme, belirli rutinlere sıkı sıkıya bağlı kalma veya aynı hareketleri sürekli tekrar etme gibi davranışlar sıkça gözlemlenir. Ayrıca, duyusal işleme bozuklukları da yaygındır. Bu bireyler belirli seslere, ışıklara veya dokunsal uyarıcılara karşı aşırı duyarlılık ya da duyarsızlık gösterebilirler.
OSB'li çocukların dil ve iletişim becerilerinin gelişimini desteklemek amacıyla, Uygulamalı Davranış Analizi (UDA) ilkelerine dayanan davranışsal yaklaşımlar geliştirilmiştir. Bu programlar, çocukların düzeyine uygun iletişim hedefleri belirleyip sistematik öğretim süreçleri uygular. Yapılandırılmış ve doğal dil öğretim yöntemleri arasında fırsat öğretimi, milieu öğretimi ,ETEÇOM , Floortime gibi teknikler yer alır. Bu müdahaleler, yalnızca dil becerilerinin gelişimini değil, aynı zamanda sosyal etkileşimlerin artmasını ve problem davranışların azalmasını da hedefler.
Sonuç olarak, OSB bireylerin yaşamını çok yönlü bir şekilde etkileyen bir bozukluktur. Erken teşhis ve bireyselleştirilmiş yoğun terapi ve eğitim programları, bireylerin sosyal ve iletişim becerilerini geliştirmede büyük bir rol oynar.