Bu tür ifadeler, ön görüşme ve değerlendirmelerde ebeveynlerden sıkça duyulan yorumlardır. Ebeveynler genellikle bu tür belirtileri çocuklarının "çok zeki" veya "üstün zekalı" olduğunu düşündükleri şeklinde yorumlarlar. Ancak unutulmamalıdır ki, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocukların büyük bir kısmında özellikle erken çocukluk döneminde zeka geriliği gözlenmemektedir. OSB'li çocukların temel...
Bu soru, aileler için geleceğe yönelik planlama yapma, umut yaratma ve hedef belirleme açısından oldukça önemlidir. Ancak, bu soruya net ve kesin bir cevap vermek çoğu zaman mümkün değildir. Özel eğitim süreci, birçok özel gereksinimli çocuk için yaşam boyu devam eden bir yolculuktur. Sürecin ne kadar süreceğini belirleyen çeşitli faktörler bulunmaktadır ve bu faktörler her birey için farklılık gösterebilir. Özel eğitim sürecinin süresini ve seyrini etkileyen başlıca etmenler şunlardır...
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocukların bazen yanlış yönlendirmelerle kreşe erken başlatılması, kaygı düzeyinin artmasına ve özel eğitim sürecinin olumsuz etkilenmesine sebep olabilmektedir. Kreş, OSB olan çocuklar için yaşıtlarıyla sosyal etkileşim kurabilecekleri, sosyal öğrenmelerini geliştirebilecekleri çok önemli bir ortamdır. Ortak dikkati gelişen...
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocuklar, iletişim işlevlerini kullanmada çeşitli zorluklar yaşayabilirler. Yapılan gözlemler, bu çocukların özellikle yorumlama işlevinde sınırlılıklar yaşadıklarını, buna karşın reddetme işlevini talep etme işlevine kıyasla daha sık kullandıklarını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, yönerge takip etme ve onaylama işlevlerinin ise oldukça sık sergilendiği gözlemlenmiştir. Araştırmalar, OSB derecesi ile...
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanı kriterlerinde yer alan sosyal etkileşim ve iletişim becerilerindeki zorluklar, bireylerin ifadelerinin tek yönlü, tekrarlayıcı veya anlamsız hale gelmesine yol açabilmektedir. Ancak, bir ifadenin varlığı tek başına iletişim kurulduğu anlamına gelmez. İletişim, karşılıklı bir süreçtir. Etkili iletişim için....
tizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı günümüzde daha erken yaşlarda konulabilse de, aileler genellikle çocuklarının eğitim sürecine nasıl ve ne şekilde dahil olacakları konusunda yeterli bilgiye sahip olamayabiliyorlar. Bu nedenle, ailelerin bu süreçte bilinçli ve etkin katılımı, çocuklarının gelişiminde kritik bir rol oynar. Aile merkezli uygulamalar, yalnızca OSB’li çocuklar için değil, birçok farklı yetersizlik türüne sahip çocukların eğitim ve gelişiminde etkili sonuçlar sunan kanıta dayalı yaklaşımlar arasında....
Grup desteği, otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan bireylerin sosyal becerilerini geliştirmek amacıyla yaş, gelişim düzeyi ve etkilenme derecesi gibi faktörlere göre titizlikle yapılandırılan bir müdahale yöntemidir. Bu süreçte öğretilen sosyal beceriler, standart bir program kapsamında olsun ya da olmasın, genellikle sözlü ve sözsüz iletişim, sohbet etme....
Özel eğitimde taklit becerisi, özellikle otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan çocuklar için kritik bir öneme sahiptir. Erken çocukluk döneminde taklit becerileri, dil, iletişim, oyun ve ortak dikkat gibi sosyal etkileşim...
Ebeveynler, çocuklarının ne yaptıklarını anlamak ve onları yönlendirmek için sık sık soru sorar ya da yönergeler verirler. Ancak bu yaklaşım, çocukların ebeveynleriyle etkileşimden kaçınmasına ve bu durumun ebeveynin çocuğunun gelişimini destekleme fırsatını kaybetmesine neden olabilir. Bu nedenle, çocukla etkileşimde bulunurken...
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı alan çocukların aileleri ile yapılan ilk görüşmelerde, yaklaşık %25 oranında, çocuklarının dil, iletişim ve sosyal etkileşim becerilerinin 18. aya kadar tipik şekilde ilerlediği, ancak bu dönemden sonra bu becerilerin yavaş yavaş veya aniden gerilediği ifade edilmektedir. Aileleri endişeye sürükleyen bu duruma "regresyon"...
Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların dil gelişiminde, geçirilen nitelikli zamanın etkisi tartışılmaz bir gerçektir. Çocuklar, iletişim ve dil edinim süreçlerinde farklı zorluklarla karşılaşsalar da, hedef odaklı etkileşimler bu süreci olumlu yönde etkiler. Kaliteli zaman geçirmek, sadece bir arada bulunmak değil, çocuğun bireysel gereksinimlerine göre şekillendirilmiş etkileşim fırsatları yaratmak...
Otizmli çocukların eğitimlerinde kullanılabilecek geçmişte sınırlı sayıda yöntem bulunurken günümüzde bu konuda daha fazla sayıda yöntemin kullanıldığı görülmektedir. Bu durum bizlere olumlu bir gelişme olarak geliyor olsa bile olumsuz tarafları da bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi bazı uygulamaların bilimsel olarak etkililiği kanıtlanmadan ve bilimsel araştırma sonuçları dikkate alınmadan olumlu etkiler gösterdiğine dair yorumlar yapılarak ve uygulanarak zaman, para ve motivasyon kaybına yol açmasıdır. Bu nedenle çocuğumuzun eğitimi için uygulanacak yöntemin bilimsel araştırmalarla etkililiğinin kanıtlanmış olması önem taşımaktadır. Otizmli çocukların eğitiminde çocuğun yaşı,eğitim performansı, ailenin eğitime ne düzeyde katılabildiği gibi etkenler belirlenip bunların arasından çocuğa en faydalı eğitim yöntemi seçilmeli ve sık değerlendirmelerle yöntemin çocukta etkili olup olmadığı belirlenmelidir. Aşağıda bahsedilecek olan yöntemlerin hepsi bilimsel dayanakları güçlü olan yöntemler olmakla birlikte her çocuğun her yöntemle kesin gelişmeler sağlayamayacağı göz önünde bulundurulmalı ve çocuğa uygun yöntem seçilmelidir.
Zihinsel Engel Yaygın Gelişimsel Bozukluk gösteren birçok olguya zihinsel yetersizlik eşlik edebilmektedir.Yaygın gelişimsel bozukluk gösteren bireylerin %70-75’inde genellikle orta düzeyde zihinsel yetersizlik tanısı görülmektedir.Bireyin zihinsel yetersizlik tanısı alabilmesi için iletişim, kendine bakım, ev yaşamı, toplumsal / kişiler arası beceriler, toplumsal olanaklardan yararlanma, kendi kendini yönetip değerlendirme, okulla ilgili işlevsel beceriler, iş, boş zamanları değerlendirme, sağlık ve güvenlik kriterlerinden en az ikisinde yetersizlik görülmeli ve ortaya çıkma yaşının 18’in altında olması gerekmektedir.
2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” (2nd April World Autism Awareness Day) olarak ilan edilmiştir. Nisan'da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Konuşma gecikmesi çocukların yaşından beklenen sözel ifade becerisini gösterememesi olarak tanımlanabilir. Hiç konuşamama, yaşından beklenenden az sayıda kelime kullanma veya cümle kuramama şeklinde görülebilir. Konuşma gecikmesini fark edebilmek için çocuklardaki konuşma gelişim basamaklarını bilmek gereklidir.Normal konuşma gelişimi çocuklar arasında farklılıklar gösterse de belli bir sırayı izler. Bebeklerde 2. aydan sonra başlayan agulama, 4-6. aylar arası “ba”ba” gibi hecelerden oluşan babıldama ile devam eder. Anlamlı olarak söylenen ilk kelimler genellikle 1. yaşta başlar ve 18 aya kadar kelime sayısı giderek artış gösterir. Çocuklar 2 yaşında basit iki kelimelik cümleler kurmaya başlar ve 50 kelime kullanabilir. 2-2,5 yaşları arasında iki üç kelimelik cümleler kurabilir. 3 yaşına geldiğinde üç beş kelimelik cümleler kurabilir ve konuşması büyük oranda başkaları tarafından anlaşılır.
Otizm tanısı sıklıkla belirtiler başladıktan yıllar sonra konulmaktadır.Tanı ölçütlerinin doğası,tanı araçlarının azlığı,bireye tanı koyma ve etiketleme kaygısı ile ailenin çekinceleri gibi nedenler geç tanı konulmasına ve müdahalenin de gecikmesine yol açmaktadır.Günümüzde otizm tanısı ortalama üç yaş civarında konulmaktadır. Erken ,yoğun ve çocuğa uygun amaç ve programlarla uygulanan kaliteli özel eğitim ile birlikte çocuğun varolan kapasitesini daha iyi kullanabildiği,problem davranışlarının en aza indirilebildiği ve yaşıtları düzeyinde gelişim özelliklerini yakalayabildiği görülebilmektedir.Bu nedenle erken farkındalık ve belirtilere karşı duyarsız kalmamak çocuk ve aile için büyük önem taşımaktadır.
Gluten/Kazain Diyeti Otizmli çocukların bağırsaklarının aşırı geçirgen olmasından dolayı gluten ve kazein proteinlerini sindiremediği;ve bununda beyinde sinirsel uyarıma yol açtığı varsayımına dayanmaktadır.Bu diyette süt yerine soya sütü, buğday unu yerine pirinç veya mısır unu gibi ürünler tercih edilmektedir.Bilimselliği kanıtlanmamasına ve diyetin olumlu etkilerini gösteren bilimsel araştırmalar bulunmamasına rağmen otizmli çocuklar üzerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.Olumlu etkilerini gösteren yorumlar sadece bazı doktor ve aile görüşleridir.Aşırı hareketliliğe,sindirim bozukluklarına iyi geldiği ve göz temasını arttırdığı yorumları yapılan Glüten-kazein diyetinin ciddi protein, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açtığı unutulmamalıdır.